Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Adam gibi devlet ve istihbarat olsaydı bu şehitler verilmezdi

Nato’nun “Dördüncü büyük ordusuymuşuz.” Otuz yıldır düzenli bir ordu olmayan HDPKK terör örgütüyle baş edemeyen ordunun kemmiyet olarak Nato’nun dördüncü ordusu olması zamâne savaşlarında bir şey ifade etmiyor.

 

Keyfiyet lâzım. Yâni yeni savaş metodlarına ve birinci elden kuvvetli istihbarat imkânına sahip ordu veya polis kuvveti gerek. En küçük birliğin dahi operasyona çıkmadan önce inisiyatif kullanma yetkisi olmalı.

 

Yola çıkmadan önce teröristlerin her adımına, her faaliyetine dair istihbarat edinmeli. Yukarıdan aşağıya hiyerarşik bilgi ve tâlimatın irade zaafına sebebiyet verdiği bilinen bir gerçek.

 

Bugünkü askeri teknolojisiyle yola çıkan askerî birlik operasyon ve takip yapılacak güzergahta mayın olup olmadığını her beşyüz metrede bir tesbit ederek hareket etmeli değil midir?

 

Mayın ve bomba tesbit cihazları ne için alındı? Mayın tesbit eden cihazlar uzaya mı kaçtı? Dünyanın terör olan her bölgesinde en küçük askeri timin dahi seyir hâlindeyken mayın cihazıyla tesbit yaparak yola revan olduğu bilinen bir gerçek. Güneydoğu’nun yollarında dışında dünyanın hangi terör mıntıkalarında mayın patlatılarak zarar görülüyor?                                                                                              

Hantallaşmış, taktik geliştirme cehdleri çökmüş, klasik askerî usullerle HDPKK örgütüyle mücadelede köklü mesafe alınması mümkün değil. Kadere ve şehitliğe iman ediyoruz. Âmennâ! Fakat kaçıncı mayın ve istihbarat zaafıdır bu?

 

SANAYİ DÖNEMİ BÜROKRATLARINA BENZER KOMUTANLAR

 

Umumiyetle kışla askeridir bizde subaylar ve komutanlar. Sanayi dönemi bürokratlarına benzerler. Kravatlı memurlar gibi bürokratik şahsiyetlerini öne çıkarırlar. Fakat savaş nasıl yapılır üstüne klasik metodların dışında hiçbir fikirleri olmaz.

 

Böyle bir ruh ve dâva enerjisinden mahrumdurlar. Çünkü mevcut askerî sistem doksan yıldır savaşa girmemiş, yeni savaş teknikleriyle genel savaşlara katılmamış.

 

Hantallaşmış askerî sistemden dolayı çatık kaş, asık surattan oluşan subaylarımızın ile mesaisi dört duvar arasında her gün bir âyine dönüşen emir-komuta ve selâm faaliyetiyle geçer. Askerlik hayatlarında tek kurşun atmadan ve düşmanla savaşmadan emekli olup giderler.

 

Tabîi ki fert olarak erden orgenerale her askerin böyle bir kabiliyetten mahrum olduğunu söylemek haksızlıktır. Problem, askerî sistemde ve hiyerarşik yapının hantallığındadır.

 

İrade ve yetki gücünü hür bir şekilde ve kendi edindiği bilgilere göre harekete geçirememek, terör örgütünün tuzaklarına ve mayınlarına düşmenin en temel sebepleridir.

 

Zırhlı birliklerimizin, savaş jetlerimizin kanlı terör örgütü karşısındaki mücadeleyi zaferle taçlandırdığını ne zaman görecek milletimiz?

 

SUBAYLAR KIŞLA DONUKLUĞUNDAN KURTARILMALI

 

HDPKK’yla mücadelenin hâlâ askere gidecek gençlerin Askerlik Şubelerinde göğüs ve omuz genişliğine bakıp yazıldığı bir aylık eğitimli Komando erlerle sürdürülmesindeki pespayeliği kaldırabilecek kurmay komutanlar var mıdır bu ülkede?

 

PKK İLE BAŞEDEMİYORSANIZ SİSTEMDE PROBLEM VAR

 

Eğer PKK ile baş edemiyorsanız askerlik mesleğini bırakın, kendinize askerlik dışında bir meslek seçin. Askerî araçlar defalarca mayın tuzağına düşüyor, saldırıya maruz kalabiliyorsa, o birliğin, o ekibin komutanlarının kurmay fikirden mahrum ve savaş sanatında yetersiz olduğu anlaşılır.

 

Teröristler askerî araçların hangi saatte geçeceğini bilebiliyorsa, komutanların mantalitesinde ve istihbaratlarında problem var demektir. Teşkilâtçı olmadıklarına, yaptıkları işin sancısını duymadıklarına oturup ağlasınlar.

 

DEVLET, “ÇÖZÜM SÜRECİ” NDEKİ GAFLETİNİ NASIL TELÂFİ EDECEK?

 

“O dağlar teröristlerden temizlenecek” diyor başvekil. Geç kaldınız efendiler! “O dağlar asitle eritilmeli, yer ile yeksân edilmeli” çığlığımızın üstünden çok zaman geçti.

 

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, “Çözüm Süreci'ni bunlar âdeta Güneydoğu'da, kısmen Doğu'da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Burada bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, tâbii ‘herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim' dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar" diyorsa, Güneydoğu’daki ateşi kim, ne zaman, nasıl söndüreceğini bilmek istiyor millet. 

 

ZAFER NE ZAMAN KOMUTANLAR?

 

Zafer ne zaman komutanlar? Şairin, Çanakkale müdafaasındaki askerlerin mücadelesini dile getirdiği gibi biz de HDPKK karşısında ne zaman zaferimizi nağmelendireceğiz?

 

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi / Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın / Gâlip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!” mısralarınca sizlere ne zaman ta’zimde bulunacağız?

Bu mısralar her komutanın rüyasını süslemeli. Sizlerden daha kahraman, daha samimi olan askerlerinizin önüne düşüp bu mısralardaki muzaffer zamanları yaşatacak heyecanınız ve aşkınız var mı?

Ruhunuzu kışla donukluğunun iğdiş eden hayat tarzından kurtardığınız gün, HDPKK ve benzeri düşmandan kurtulacaktır bu ülke.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.