Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Bayırbucak Türkmen “Yetim Şenliği”ne katılanlar

Yayladağı’nın dibinde, Suriye sınırının kör noktasında, Türk Devleti’nin iskân ettiği çadırlarda Bayırbucak Türkmenleri yaşıyor. Amansız savaş yüzünden, tarihten bu yana amca çocukları sayılan milletdaşları, ümmetsdaşları âl-i Osman Türklerine sığınmışlardır. 

Hemen beşyüz metre öteden top ve roketatar sesleri geliyor sık sık. Hüzün ve korku sarıyor çadırlardaki çocukların yüreğini. Türkmen çocuklar ve analar ağlaşıyorlar.

Çocukların gözlerine bakmak yürek ister bu hüzün diyarında. Çocukların ve kadınların gözlerine bakmak ve soru sormak için yüreğinizin kanamasını göze alacaksınız.

Her iki çocuktan bir yetim. Her iki çocuktan birinin babası, amcası, dayısı ve bir yakını şehit düşmüş Bayırbucak Dağı’nda. Genç ve yaşlı gâziler ise beşyüz metre ötede top seslerinin duyulduğu savaş bölgesine gidiyor ve savaştıktan sonra geri dönüyorlar ve yetimlere moral verip tekrar cepheye gidiyorlar.

Ah, mazlum Türkmenler! Ah, kaderi kırık Türkmen kardaşlar! İnanıp güvendikleri ve sığındıkları tek millet âl-i Osman’dan bu yana Türklerdir.

Kahramanmaraş Özel Beyza Lisesi Edebiyat Öğretmeni Bilge Doğan Kepek merhamet yüklü diliyle anlatıyor bu hüzünlü kareleri bize.

Özel Beyza Lisesi’nin “Türkmen Yetimlerine Yardım ve Moral Desteği” programı çerçevesinde okul öğrencileri, Yayladağı’nın son sınırındaki çadırlarında ağlaşan savaş yetimleriyle kucaklaşsınlar, moral versinler, röportaj yapsınlar diye yolculuğa çıkıyorlar. Türkmen kardeşlerini tanısınlar, varlık ve yokluk arasında neler yaşanıyor, görüp bilmek istediler…

Bu anlamlı yolculuğa, Özel Beyza Lisesi’nin edebiyat öğretmenlerinden Sibel Kök, gönüllü kuruluşlardan Hatice Bozkurt, Kamer Nur Gözel, Zehra Pınar ve Avukat Beyza Kösen de eşlik ediyor. 

Türkmen muhacirlerin mıntıkasına dâhil olduklarında gördükleri ve okudukları ilk şey yürekleri sızlatan şu yazılar oluyor: “Yetim Şenliği.”

Milletdaşlarının geleceğini bildikleri için o güne “Yetim Şenliği” demişler.

Kafile bu duygu ve sızılarla, “Savaşın çirkin yüzünün en acımasız bedelidir yetim çocuklarımız” yazısını da okuyunca sızıları daha da artıyor. Ne diyecekler, ne söyleyecekler, söze nasıl başlayacaklar, dilleri lal oluyor.

Dostluk ve kardeşliklerini bildirmek ve gönül almak için çıkılan bu kafileye, defalarca Bayırbucak Türkmenlerini ziyaret eden, bu faaliyetlerin azat kabul etmez erbabı, alperenlerin emektarı vefakâr insan Fatin Rüştü Kayıran rehberlik ediyor. Çadır çadır dolaşarak tek tek Türkmenlerle görüştürüyor kafileyi.

Gönlümüze şifa ve moral veren bu faaliyete rehberlik eden, devlet ve hükümetçe takdir edilen “Anda Kardeşe Vefa Derneği” nin ve Kahramanmaraş 12 Şubat Belediyesi’nin yardım araçları da katılıyor.  Bu derneğin yöneticileri Okan Tosun, Tarık Sohta, Murat Sohta’nın hasbî rehberliğinin unutulamayacağını anlattılar.                               

Türkmenlerin iskân yerinde okullar var, mescitler var. Çocuklara Türkçe, Arapça Kur’an-ı Kerim dersleri veriliyor.

Elem ve gözyaşının sardığı bu mekânda savaş mazlumları sıra sıra... Irkçılık yok, herkes ümmet, her yer millet orada… 

Hüzün ve acı diyarı Yayladağı’nın son noktasında çadırlar etrafında çoluk çocuk, ana, yaşlı ve genç bekleşen Türkmenler, kafilenin etrafında sıladan akrabaları gelmişçesine hâle oluşturuyorlar…

 

Tanışma ve sohbet… Türkmen yetimlerinin dillerinden ve gözlerinden kan ve hüzün akıyor. Kafile ve öğrenciler ince duygularla kıvranıyor. Savaş muhabirleri gibi soru sormak durumuna düşmekten ar ediyorlar.                                                   

 

 

Yavaş yavaş, gözlerine baka baka, gönüllerine ine ine halleşmeye başlıyorlar, yetimlerin ellerinden tutuyorlar. Onlara  “yalnız değilsiniz…” diyorlar.

Böyle anlatıyor, Kahramanmaraş Özel Beyza Lisesi’nin öğretmeni Bilge Doğan Kepek.

 

Kafile, elem ve acı dolu yurttan zor ayrılıyor. Yüreklerinde sızı, dillerinde sessizce “Türkmen Dağı Şiiri” yle veda ediyorlar:

 

“Duman çökmüş Kızıl dağın başına / Şehit düşmüş toprağına taşına / Bakmadılar akan gözyaşına / Ağlayıp gittiler Türkmen Dağı’na / Türkmenlere dalaşır ana bacı şehidine ağlaşır / Dağlayıp gittiler Türkmen dağını / Vurdular sürdüler bizi ovadan / güç versin bize ulu yaradan / Ölsek bile vazgeçmeyiz buradan / Dağıtıp gittiler Türkmen Dağı’nı….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.