Boşanma nedenlerinde listenin bir numarası ekonomik olumsuzluklar

Kahramanmaraş’ta boşanma davalarının git gide arttığını söyleyen Avukat Burak Kaan Türker, gazetemize önemli açıklamalarda bulundu.

Yayınlanma:
Güncelleme: 07 Mayıs 2019 10:52
Boşanma nedenlerinde listenin bir numarası ekonomik olumsuzluklar

Boşanma davalarındaki en büyük nedenin ekonomik olumsuzluklar olduğunu belirten Türker, buna takiben sosyal medyanın da etkisinin büyük olduğunu söyledi.

Kahramanmaraş’ta son zamanlarda boşanma davalarının arttığını söyleyen Burak Kaan Türker, bunların başlıca sebeplerini ekonomik olumsuzluklar ve iletişim çağı olarak yorumladı. Boşanma davalarının artık fenomen hale geldiğini belirten Türker; “Boşanmalar çağımızın tüm dünyada getirdiği bir fenomen haline geldi. Boşanma sayıları dünya genelinde çok fazla arttı. İnsanın fıtratında eşi ile geçirmesi gereken bir ömür vardır. Ama artık günümüzde bir insan hayatı boyunca birçok kez evlilik yapıp boşanabiliyor. Bunun nedeni çağımızın getirdiği teknoloji gibi etkenlere bağlı” dedi.

avukat-burak-kaan-turker.jpg

YOK YERE EVLİLİKLERİN BİTTİĞİNE ŞAHİT OLUYORUZ

Boşanmanın medeni bir olay olduğunu belirten Av. Burak Kaan Türker, son zamanlarda yok yere evliliklerin bittiğine şahit olduklarını söyledi. Kahramanmaraş dahil olmak üzere özellikle doğu illerde boşanmanın temel sebebinin ekonomik olumsuzluklar olduğunu söyleyen Türker; “ Kahramanmaraş dahil olmak üzere ülkemizin doğu kısımlarında genelde ekonomik problemlerin getirdiği sorunların aile bireylerini ve çifti birbirinden uzaklaştırması ve mücadele etmekten yorulan insanların arası bozuluyor. Birbirinden uzaklaşan çiftler de ister istemez evlilik birliğinden uzaklaşıyorlar. Hakaretten fiziksel şiddete kadar zemin hazırlanıyor. Bu olayların ardından insanlar son çare olarak boşanmayı görüyor. Bir de bunlar ile birlikte fiziksel şiddet görmesine rağmen evliliğini sürdüren insanlar gördüm. Ama son zamanlarda insanlar boşanma konusunda biraz daha cesaretli davranıyor. Boşanmanın evli kalmaktan daha avantajlı olduğu evlilikler ile de karşılaşabiliyoruz. Yıllarca şiddet görmüş ve hakarete uğramış bireyler bile boşanmak için kendisinde cesaret bulabiliyor. Bazı boşanma davalarında ise genç çiftlerin çocuk yaptıktan sonraki sorumlulukların altından kalamaması olarak görülüyor. İçten içe hem kendine hem de evliliğine olan ilgisini artırmada sorun yaşadığından zorluklar getirebiliyor. İnsanlar alıştıkları hayattan farklı bir hayata geçince zorlandıklarını görüyoruz. Genç çiftlerimiz çocuk psikolojisini yenemeyip boşanmaya gidebiliyorlar. Evlilikte yine en büyük sorunlardan bir tanesinin empati kuramamak olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

ALDATMA OLAYLARINA SOSYAL MEDYA BAŞLICA NEDEN

Boşanma davalarındaki aldatma olaylarına en büyük nedenin sosyal medya olduğunun altını çizen Türker; “Sosyal medya günlük hayatımızdaki her şeyi etkilediği gibi insanların yeni bireyler ile tanışıp farklı ortamlara girebilmesini sağladı. Nasıl ki bir çocuğun kirli çevreden kurtulması için kümes hayatına maruz kalabiliyorsa, eskiden olduğu gibi iletişim araçlarının zayıf olduğu dönemlerde insanların aldatma imkanının zayıf olması gerekiyor. Özellikle sosyal medya aldatma konusunda çok büyük bir etken oldu. Birçok davamızın başlıca delilleri de sosyal medya içeriğidir. Bu konuda hukuka uygunluk şartlarının yerine getirilmesi de zordur. Davaların çoğunda sosyal medya boşanmanın belli nedenleri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle aldatma konusu olan davalarda sosyal medya neden olarak görünüyor. Orta kesimdeki boşanma nedenlerinin en büyük nedeni ekonomik değişiklikler ve sosyal medya” şeklinde konuştu.

Boşanma davalarındaki yaş aralıklarına da dikkat çeken Türker; “Ortalama 10 yılı doldurmuş evliliklerde boşanma oranları daha az. Her türlü sorunla mücadele etmeyi öğrenmiş çiftlerde daha az boşanma yaşanıyor. 35 yaşın altındaki çiftler boşanma konusunda daha ağır basıyor. Ciddi sebepler olmadığı davalara şahit oluyoruz. 10 yılı doldurmamış evliliklerde tarafların sorunları aşamamış olması çok fazla göze çarpıyor. Sonuçta insan alışabilen bir yapıya sahiptir. Evliliğin süresi genele indirgersek boşanma olasılığını azaltıyor” dedi.

5 DAVACIDAN 3’Ü KADIN

Kadınların daha fazla boşanma davası açtığını vurgulayan Türker açıklamasında; “Kadınların mı daha çok erkeklerin mi daha çok boşanma davasına başvurduğunu düşünecek olursak; ne yazık ki kadınların boşanmak için başvurusu erkeklerden daha fazla. 5 davanın 3’ünde boşanmak isteyen taraf kadınlar. Kahramanmaraş’ta boşanma davaları merkezde 2018 yılında bin 500’lü rakamları gördü. 3 ayrı mahkememiz var ve bu mahkemeler ortalama binin üzerine çıktı” vurgulamasını yaptı.

NAFAKA KALDIRILMAMALI, AMA DÜZENLENMELİ

Ülke gündeminde çok fazla yer bulan nafaka konusunda da ciddi tespitlerde bulunan Türker, hakların kötüye kullanıldığını söyledi. Türker; “Nafaka konusu Türkiye’de aile hukukunun en büyük sorunu haline geldi. Emsal ülkelerde nafaka konusu bizdeki gibi değil. Medeni kanunu İsviçre’den tarihte almışız ve halen onu kullanıyoruz. İsviçre’nin medeni şartlarına göre düzenlenmiş olan bir medeni kanunu işliyoruz. Her ne kadar değişiklikler olduysa da yine de yetersiz kaldığımızı düşünüyorum. Nafaka, kanunda boşanan çiftlerde yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amaçlıdır. Yoksulluğa düşecek olan tarafa nafaka hakkı veriliyor. Bu ülkemizde ne yazık ki suiistimal ediliyor. Türkiye’de nafaka ödeyen taraf genelde erkeklerdir. Çünkü evin çalışanı Türkiye’de ağırlıklı olarak erkektir. Her ne kadar kadınlara karşı pozitif ayrımcılığı desteklesek de erkekler açısından boşanma sonrasının çok ağır bir hale gelmesine neden oluyor. Şu anda bir yasa tasarısı olduğunu biliyorum. Bu nafaka tasarısında daha mantıklı kararlar çıkacağını ümit ediyorum. Eğer ciddi bir düzenleme gelirse daha adil bir sistem gelecek. Nafaka Kahramanmaraş’ta boşanma davalarının birçoğunda problemdir. Bağlanan nafaka eş tekrar evleninceye kadar ya da maddi durumu nafaka ödeyen eşten daha iyi bir hale gelinceye kadar nafakasını alıyor. Kahramanmaraş’ta suiistimal edilen bir husus var; Nafaka alan eş tekrar evlilik yaptığı zaman nafakası kesiliyor. Bunu bilen kişiler tekrar evlilik planladığında bunu resmiyete dökmeden yapıyorlar. Bu sayede nafaka almaya devam ediyorlar. Bu durum ile de birçok kez karşılaştık. Nafaka, alan kişi geçimini sağlasın diye değil, geçiminde yardımcı olsun diye verilen paradır. Ama bunu ne yazık ki geçim kaynağı haline getirme derdinde olan insanlarımız var. Ama bunların yanında nafakaya gerçekten ihtiyacı olan insanlar var. Çocukları olan, gerçekten yoksulluğa düşen insanlar var. Bu insanların alması gereken nafakayı karşı tarafın ödemediği olaylar ile de karşılaşıyoruz. Nafakayı hak eden tarafın buna gerçekten ihtiyacı var ama, karşı taraf ödeme yapmıyor. Nafaka yükümlülüğünü yerine getirme konusunda suiistimaller de var. Nafaka ödememek için sigortasız bir işte çalışanları bile gördük. Nafaka kesinlikle kaldırılmamalı, ama düzenleme şart” dedi.

AVUKATLAR SADECE GÖREVİNİ YAPIYOR

Avukatlara yapılan sözlü yada fiziksel saldırılar hakkında görüşlerini paylaşan Türker, açıklamasına şöyle devam etti; “Toplumsal bilincin oluşmaması nedeni ile avukatın, müvekkilinin arkadaşı ya da onu boşanmaya yönlendiren biri gibi görenler var. Avukat kendi mesleğini yapan, müvekkilin taleplerini dava sürecinde uygulamaya çalışan bir görevlidir. Avukat müvekkilinin yapmasını istediğinin dışına çıkmaz. Özellikle kişisel konu olan aile hukukundaki boşanma davalarında ister davacı ister davalı, avukatın resmi bir kamu görevlisi olduğunu kendi mesleğini icra ettiğini unutmaması gerekir. Avukatın müvekkilinin talebi doğrusunda hareket ettiğini unutmaması gerekir. Avukat kendi müvekkilinin hak kaybına uğramamasını isteyen bir görevlidir. Avukatlara yapılan şiddet son zamanlarda artmaya başladı. Aksaray Barosundaki meslektaşımız İbrahim Ergin’in çok elim bir cinayete kurban gitmesi ile sarsıldık. Bir boşanma davası açılan koca bir düşmanıymış gibi kendi ofisinde meslektaşımızı canından etti. Bu gibi saldırıları sonuna kadar kınıyoruz. Bu gibi olayların tekrar yaşanmaması için dua ediyoruz”

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.