Hüseyin Yılmaz

Hüseyin Yılmaz

DEĞERİMİZ DUA VE İBADETİMİZDENDİR

Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

  •  (Resûlüm!) Kullarım sana beni soracak olurlarsa (bilsinler ki) ben, şüphesiz onlara çok yakınım. (İsterse gönlünden geçirsin.) Bana dua edenin duâsına icâbet eder (kabul eder)im. O halde onlar da benim davetimi kabul ed(ip bana itaat et)sinler ve bana iman(da sebat) etsinler. Tâ ki bu sayede doğru yola (kurtuluşa) ulaşmış olsunlar. (Bakara,186)
  • (Resulüm!) De ki: “Dua (ve ibadeti)niz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkarcılar!) Siz ise, (Allah ve Resulü’nün bildirdiklerini) yalanladınız, bu yüzden (bu günah ve onun) cezası, boynunuza sarıl(ıp yakanızı bırakmay)acaktır.” (Furkan, 77)
  • (Resulüm!) De ki: “Ben sadece Rabbime yalvarırım ve hiç kimseyi O’na ortak koşmam.” (Cin, 20)

 

O, (Allah) hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet nasip etmişse, muhakkak   ona   çok hayır verilmiştir. (Bu âyet ve öğütleri) olgun akıl sahiplerinden başkası düşünemez.  Bakara/269

ABDÜLAZİZ BEKKİNE (KS) BUYURDULAR Kİ:

 “Dünyada herşeyin bir ölçüsü, tartısı vardır. Sevginin tartısı da fedâkârlıktır. Fedâkârlık yapmayanların sevgisine inanılmaz. Talip, başkasının yükünü yüklenip kimseye yük olmayan kişidir. … Allahu Teâlâ yük olanları sevmez. Yani İslâm’da ben Rabbim’e ibadet ediyorum, diye kimseye yük olmak yoktur. Çalışmak ve vazife almak vardır. … Seni Mevlan’dan alıkoydu ise dünya bir çöp de olsa dünyadır. Cenâb-ı Hakk’a ihtiyacımız olmayan an ve cephe yoktur. Gafletten hissedemiyoruz.”

***********

 “Nefsin izzeti olmaz, vasfın izzeti olur. Kim ki vasıflıdır. O izzetlidir. …. İnsanlara giriş yolu gönül yoludur. Sevmeyen, insanlara kendini sevdirmeyen bir insan, insanlara bir şey anlatamaz. O zaman ilk vazifeniz, kendinizi sevdirmenizdir. İkinci vazifeniz, halinizle nümûne olmanızdır. İslâm yaşanan bir nizamdır. Yaşanırken konuşulur.”

SON PEYGAMBER (SAV)

(Ey Resûlüm!) De ki: “Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.”

                                      (3/ Al-i İmran Suresi: 31)

  •                              Ebû Ümâme (ra) şöyle dedi:

Resûlullah  (sas) birçok dua okudu, fakat biz ondan hiçbir şey ezberleyemedik. Bunun üzerine:

- Yâ Resûlallah! Pek çok dua okudun, biz onları ezberleyemedik, dedik. O zaman Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:

- “O duaların hepsini içine alan bir duayı size öğreteyim mi? Şöyle deyiniz: Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sana sığındığı şerlerden biz de sana sığınırız. Yardım ancak senden beklenir. İnsanı dünya ve âhirette muradına ulaştıracak sensin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.” (Tirmizî)

  • Ebü’d-Derdâ ( ra) Resûlullah’ı (sas)  şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Bir müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, Ebû Dâvûd)

  • Ebû Hüreyre ( ra)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sas)  şöyle buyurdu:

“Kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!” (Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî 

O’NUN (sas) AHLAKI KUR’AN’DI BİR SORU BİR CEVAP

Halkın dilinde, "Kâlü belâdan beri imân ettim" şeklinde dolaşan bir söz vardır. Bu söz doğru mudur ve mânâsı nedir?

Bu söz doğrudur. Kur'ân-ı Kerîm ile sabittir. Araf sûresi 172-173. âyetlerinde şöyle buyrulmaktadır: "Rabbin Ademoğullarının sulbünden soyunu çıkarıp onlara, 'ben sizin Rabbiniz değil miyim?' demiş ve buna kendilerini şahit tutmuştu. Onlar da 'evet şahidiz' demişlerdi." Müfessirlerin çoğu bazı hadîslere istinad ederek bunu şöyle açıklıyor: Cenabı Allah Hz. Adem'i yarattıktan sonra zerrecikler halinde bulunan zürriyetini sulbünden çıkararak kendilerine hitap edip buyurdu ki: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" onlar da, "Evet, sen bizim Rabbimizsin" dediler.(Elmalılı 4/2323) Bu açıklamaya göre, gerçekten Cenabı Allah ile ruhlar arasında böyle bir muhavere vaki olmuştur. Yukarıda da beyân ettiğimiz gibi, bu muhavere ve misak dünyada, Hz. Adem'i yarattıktan sonra olmuştur; ruhların İmânı da o zamanda olmuştu.

 

Bu köşenin içeriği SON PEYGAMBER PLATFORMU’ nun katkılarıyla,  KUR’AN’IN ANLAMIYLA BULUŞMAK  PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır.  Ayet mealleri Hasan Tahsin  Feyizli'nin  Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali’nden alınmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.