Mehmet Akpınar

Mehmet Akpınar

DERYADAN KATRELER

“ Taştaş değildir, bağrındır taş senin
 Nereninasıl yaksın, söyle bu ateş senin”
Haşrsuresinde; “Şayet biz bu Kuran’ı dağlara indirseydik, dağların ALLAHkorkusundan paramparça parçalandığını görürdün. İnsanlar tefekkür etsinler diyebu örnekleri veriyoruz.”
Buyruluyor.
Evet;Dağların titrediği, yerin kabullenmediği, göklerin yüklenmediği, bu emaneti budavayı insan kabullendi; Evet dedi ve başladı sınav.
Yeryüzünegönderilen insan; Kula kulluk yapmasınlar, sadece ALLAH’a kul olsunlar diyePeygamberlerle tebliğe muhatap oldu. Gönderiliş gayesi sadece bu; Kula kullukyapmamak, sadece ALLAH’a kulluk. İstek ve arzuların kölesi olmamak; SadeceALLAH’a kulluk.
Birçok emir var; “Şu hevasını ilah edineni görmedin mi ?”
“ALLAH’laberaber ruhbanlarını ve devlet adamlarını rab ediniyorlar”
“ALLAH’ısever gibi kendi önderlerini severler” Buyurarak rabbimiz bir tehlikeye dikkatçekiyor.Tevhidin önemini ve imanın mahiyetini anlatıyor.
Lokman(a.s) oğluna ilk öğüdü de bu: Ey oğlum ALLAH’la beraber bir ilah edinme; eyoğlum sakın ALLAH’a ortak koşma.
“Bizher kavime tağuta kul olmayın sadece ALLAH’a kul olun diye tebligat yapmasıiçin bir peygamber gönderdik”(NAHL 36 not: tağut; ALLAH’tan başka ibadet veitaat edilen bütün  güçlerin ortak adı; insanı ALLAH’a ibadetten alı koyanşeytan, taş, ağaç, nizam, izm’lerin ortak adı )
Bütünpeygamberlerin gönderiliş sebebi tevhit; bir olana kul olmak bir olana itaat.
Tevhit gerçekleşir, şirkten sakınma tam olursa; kalplerde mükemmel bir inkılâpmeydana geliyor. Sonrası teslimiyet; sonrası ibadet; sonrası tevekkül. Tevhitinkılâbını yüreklerde gerçekleştiren sahabe,13 yılın sonunda Mekke’ninişkenceli yılları son bulunca Medine’ye kavuştu. Medine’de İslam toplumukuruldu; İslam toplumunun oluşması için gelen bütün emirlere hemen ram oldular;hemen teslimiyet gösterdiler. İman kalplere tam yerleştiği için; kardeşliğitesis etmede hiç zorlanmadılar, ensar ve muhacir kardeş oldu; paylaştılarekmeklerini; paylaştılar evlerini ve bahçelerini. İçki ayeti nazil oldu;kırbalarla, kadehlerle içki dağıtanların elinde kaldı kırbalar ve kadehler.Teslimiyete bakın;kırıldı kadehler,döküldü içkiler, Medine sokaklarındanhaftalardır içki aktı.
13 Yılgibi kısa bir zamanda bu inkılâp nasıl gerçekleşmişti, bu sevgi toplumu nasıloluşturulmuştu, akıllara zarar. Akılların algılayamadığı  bir inkılap!.
Önceleriuzun gibi gözüküyordu bu yolun sonu; önceleri ümitler zayıflıyordu bazen.Açlık, sefalet,işkence, hakaret, dışlanma, kınama, tecrit alabildiğinceuygulanıyor ama yılmıyorlardı, ama hiç mi hiç dünyanın şatafatınakanmıyorlardı; ehad ehad diyorlardı.tüm sahte ilahlara inat; ehad diyorlardı,kızgın çöllerde ve kızgın ateş altında.
Yasirlerşehit oluyordu; Bilallar, habbablar ateş altında envai çeşit işkencelere maruzkalıyorlardı; Resulullah  onlara; “sabredin ey yasir ailesi, cennet sizinolacaktır” diyordu; onlar bu fermanla şirke ve zulme karşı direnmeye devamediyorlardı.Habbab geliyordu: yetmedi mi Ya Resulallah çektiğimiz çileler? İmanedenler hep bu halde mi olacaklar, inanmayanlar üstümüzde göbek atmaya devam mıedecek, ne zaman bitecek bu zulümler, bu çileler? Ki habbab kızgın çöleyatırılıyor,üzerine kızgın demirler bırakılıyor, vücudunun yağları eriyor;günlerdir baygın yattığı oluyordu. Bu sitem karşısında Resulullah kabe’yeyaslanmış oturuyordu birden irkildi,alnındaki damar kızdığı zaman şişerdihafiften; yine öyle oldu: “ ne oluyor size, sizden önceki ümmetlerin başınagelen felaketler,musibetler,zorluklar ve yoksulluklar sizinde başınızagelmeden,cennete girivereceğinizi mi zannediyorsunuz. Sizden önceki ümmetlerdenbiri getirilir; boğazına kadar toprağa gömülür, kör testere ile başınınortasından ikiye biçilirdi de,onlar imanlarından dönmezlerdi. Yine birigetirilir; vücudu demir taraklarla taranır, etler kemiklerinden ayrılırdı dayine imanlarından dönmezlerdi; sabredin zafer yakındır.” Diyordu.
Hepsiaynı halde idi, iman eden her fert farklı şekillerde çilelere maruz kalıyordu.Ama ALLAH’ın nizamı en üstte olsun diye tebliğe, davete devam ediyorlardı.
İşkenceile baskıyla fikirleri ve inançları susturamayacağını anlayan mekke’nin ulularıbu kez başka planlarını devreye sokuyorlardı; Toplumdan tecrit ediyorlar;Müslümanları bir mahalleye hapsediyorlar, ekonomik ve sosyal boykot ilanediyorlardı. Malzeme, gıda, alışveriş ve selam vermeyi yasaklıyorlardı. Enyakın akrabaları dahi bunlarla irtibat kurmayacaklardı. Günlerdir aç susuzkaldılar, yeşil yapraklar bitmişti; kuru yaprakları yemeye başladılar, ağızlarıkavrulmuştu yaprak yemekten. Sonunda ALLAH müşriklerin kalplerine yumuşaklıkverdi; mekke’nin  ulularından 5 kişi: “ yeter bu zulüm, yeter bu tecrit, insanlık ölmesin” dediler. Kendi elleri ile yazdıkları boykotukaldırmak için toplandılar, vardılar kabeye. Ama ALLAH’ın yarattığı birgüve,yemiş bitirmişti boykot sözleşmesini. Sadece bismillah kelimesi kalmıştı.Şaşırmıştı Mekkeliler; bir kez daha şahit olmuşlardı ALLAH’ın birliğine. Yavaşyavaş Mekkelilerde bu yiğitlerin imanına şahit oluyorlardı, yavaş yavaşeriyorlardı sevginin ve huzurun karşısında. Onlar ok atıyorlardı müminlere ama;müminler bunun karşılığında, okların ucuna gül takıp geri hediye ediyorlardıokçulara.
Sonkozları  kalmıştı ellerinde; kınadılar olmadı, fitneci dediler olmadı,toplumu ifsat ediyor dediler olmadı, deli dediler olmadı, işkence ettilerolmadı, sefih dediler olmadı; son kozlarını devreye koydular,uzlaşmapolitikasını devreye koydular,anlaşalım,uzlaşalım dediler.
Birgün biz senin rabbine kulluk yapalım.
Birgün sen bizim ilahımıza kulluk yap dediler.
Birgün sizin rabbinizin dediği olsun bu ülkede .
Birgün de bizim dediğimiz olsun bu ülkede.
Eğersenin istediğin bir kadınsa; dünyanın en güzel kadınlarını getirelim, sunalımsana.
Eğersenin istediğin iktidarsa; seni başımıza hükümdar yapalım.
Eğersenin istediğin tedavi olmaksa; dünyanın en iyi doktorlarını getirelim, tedaviettirelim seni dediler.
Amayeter ki davandan vazgeç; yeter ki bizim ilahlarımızı akılsızlıkla suçlama.Yeter ki bizim düzenimize dokunma.
Amahayır dedi ALLAH’ın resulü; kendinden değil, ALLAH’tan gelen vahiyle hayır dedi.
ÇünküResulullah, kendi hevasından konuşmazdı, ne konuşursa vahiydi. Yani ALLAHbildirirdi, o söylerdi. Hayır dedi;sizin bana sunduğunuz maddi saltanat değilbenim gayem. Benim gayem; sizleri, kullara kul olmaktan kurtarıp, sadeceALLAH’a kulluğa davet etmek. Bunun için sizden hiçbir ücret de talep etmiyorum.Sizi yaratana kulluğa davet ediyorum.
“Bir elimeayı, bir elime güneşi verseniz, ben bu davadan vazgeçmem diyordu”
Busadece Resullerin metodu değil, kıyamete kadar gelecek tüm dava adamlarınınmetodu olacaktı.
Rebibin amirin İran şahına verdiği cevap da aynı idi
EndülüslüTarık Bin Ziyad’ın gayesi de aynı idi; atlas okyanusuna dayandığı zaman;“Gayemiz yeryüzünde kullara kulluğu ortadan kaldırıp, insanları sadece ALLAH’akulluğa davet etmek” diyordu.
Evet;13 yılda gerçekleşen bu kalp inkılâbını anlayalım, iyi okuyalım.
İslamgönüllere ve yüreklere hâkim olmadan,
Toplumlarave topraklara hâkim olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.