Hüseyin Yılmaz

Hüseyin Yılmaz

İdarecilerimiz

Devletler de insanlar gibi doğar, yaşar ve ölür.

İnsanız biz. Ruhumuz ve bedenimiz var. Sadece fiziksel ihtiyaçlarımızı giderdiğimizde hayatımız devam etmektedir ama yükselişe geçmek istiyorsak ruhumuzu da bedenimizle beraber doyurmak gerekiyor, sahih kaynaklardan beslemek gerekiyor.

İdarecilerde görmüş olduğum eksikliklerden en önemlisi de kadim medeniyetimizde var olagelen geleneğin devam etmiyor olması.

Osmanlı Devleti'nde iki sultan vardır : Biri tahtın sahibi olan padişah, biri de gönül tahtının manevi sultanları. O manevi sultanlardan biri olan Emir Sultan Hazretleri’nin hikayesi...

Padişahların her birinin yanında bir güzel ahlak sahibi kişi, bir Allah dostu vardır. Kayı aşireti devlet hâline gelirken Şeyh Edebâlî Hazretleri’yle başlayan bu veliler zincirinin Yıldırım Bayezid, Çelebi Sultan Mehmed ve II. Murad devrinin ilk yıllarına rastlayan halkası, “Emir Sultan” lakabıyla şöhret bulan “Şemseddin Muhammed”dir (k.s.).

Bir yol hikayesi bu Emir Sultan hazretlerinin… Yola çıkmadan hedefe varılmıyor ve yol bizi terbiye ediyor. Attığımız her adım, konakladığımız her mola bize bir şeyler katıyor.

"Olmak için başlıyor yolculuğu Emir Sultan Hazretlerinin. Buhara’dan ayrılmak, evinden, sokağından, tanıdıklarından. Birkaç yıl Medine’de kaldıktan sonra Bağdat’a uğrayarak tezkire müellifi Âşık Çelebi’nin ceddi Seyyid Muhammed en-Nattâ’nın misafiri oldu. Ardından onunla birlikte Anadolu’ya geçti. Karaman, Niğde, Kütahya ve İnegöl yoluyla Bursa’ya gitti. Kafileye yol boyunca kandil şeklindeki bir nurun rehberlik ettiği, bu nurun söndüğü yere defnedileceğinin kendisine bildirildiği rivayet edilir.

Ve hayatın kesişme noktalarından en önemlisi: Evlilik. Yıldırım Bayezid Hazretlerinin kızı ile.

Sen ruhunu yücelt yeter ki, madde senin peşinde koşar.

II. Murad tarafından 1422’de yapılan İstanbul kuşatmasına Emîr Sultan da katıldı. Bu kuşatmanın tarihini yazan Bizans tarihçisi Ioannec Kananoc, Emîr Sultan’ın 500 kadar dervişiyle birlikte büyük bir debdebeyle padişahın ordugâhına geldiğini, hücum vakti olarak tayin ettiği 24 Ağustos Pazartesi günü öğleden bir saat sonra dervişlerinin başında at üstünde kılıç ve kalkanıyla surlara yaklaşıp kılıcını çekerek üç kere salladıktan sonra hücuma geçtiğini, bu işaret üzerine Türk ordusunun taarruza kalktığını anlatır.

Hayat dinamiktir Emir hazretlerinde. Bir bakarsın atın yelesi ellerinde, bir bakarsın Hakkı zikretmekte elinde tesbihiyle. Ya Hakk!

Ve son. Sonu güzel yapan yolun bitiş noktasından Emir Sulatan Hazretlerini başlangıca yolcu eden, bir başka güzel insan.

Cenaze namazı o sırada Bursa’da bulunan Hacı Bayrâm-ı Velî tarafından kıldırılan Emîr Sultan bugün türbesinin bulunduğu yere defnedildi.

Bizim son bildiğimiz sonu olmayan hayata yeni başlangıçlardır. Ve artık kınından çıkmış kılıç gibidirler Sultanlar.

II. Bayezid ile Yavuz Sultan Selim’in Emîr Sultan’ın sandukasının örtüsü altına girip uzun süre dua ettikleri bilinmektedir.

Emîr Sultan’ın öldükten sonra da asırlarca Osmanlı ordusundan himmetini esirgemediğine inanılmıştır. Hakkında yazılan menâkıbnâmelerin çoğunda, sağlığında gösterdiği kerametler yanında vefatından sonra da özellikle darda kalmış askerlere himmeti hakkında anlatılanlar geniş yer tutmaktadır.

Ölmeden oğlu Muhammed Şemseddin’e vasiyet manasına gelen şu ibretli tavsiyelerde bulunur;

“ – Hiçbir zaman soyunla övünme,

– Peygamberi(s.a.v) anne ve babandan çok sev,

– Selamsız bir topluluğa girme,

– Nikahsız bir kadınla baş başa kalma,

– Her gününü son gününmüş gibi yaşa,

– Cihadı terk etme,

– İlim öğrenmek için çalış”.

https://islamansiklopedisi.org.tr/emir-sultan#:~:text=Z%C3%A2kir%20gibi%20mutasavv%C4%B1flarla,rivayet%20edilir.%20Bursa%E2%80%99ya

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum