Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Kimi etine tâlib olur İsmail’in, kimi adanmışlığına

Kimi etine tâlib olur İsmail’in, kimi adanmışlığına… Fakîr, İsmail’in adanmışlığına tâlib.

 

Hacc sûresi, 37. âyetin buyurduğu üzere, “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi…”

 

İsmail’den düşen eti yemek şeriat’in emri. Fakat asıl gaye Hz. İbrahim’in ve İsmail’in imtihanındaki mânaya mazhar olmak.

 

Hâle ve niyete göredir İsmaillerimiz. Herkesin İsmail’i zâhirde bir olsa da,  derûnumuzdaki İsmailler mânevî mertebemize göre değişir.

 

KİMİ ETİNİ KURBAN EDER İSMAİL’İN, KİMİ TAKVÂSINI…

 
Kim etini kurban eder İsmail’in, kimi adanmışlığını ve takvâsını…Herkes kendi İsmail’ini kurban eder. Sizin İsmail’iniz kimdir? İçimizde barındırdığımız İsmail’i kurban ederken neyi kurban ettiğimizi biliriz aslında. Allah’a yakınlaşmamıza vesile olandır İsmail. Kiminin İsmail'i, vazgeçemeyip putlaştırdığı bir insandır. Kimininki servet ve makamdır.

 

Hz. İbrahim’in İsmail sevgisi gibi gönlümüzden bağlı olduğumuzla nefsimizde bağlı olduğumuz makam ve servet, yâni bir mânada Allah'tan uzaklaştıran her şey kurban etmemiz gereken engellerdir.

 

İsmail’in sevgisinin sınırını koyan ilâhi emir Hz. İbrahim’i uyardı. Bizim İsmaillerimiz hangisi? Neleri kurban edeceğiz? Sınırımızı biliyor muyuz? Ali Şeriati’nin “Hacc” kitabından okuyalım:                                                                                            

 

“O, oğlu İsmail’i kurban etmek için getirmişti. Senin İsmail’in kim veya ne? Mevkiin mi? Şerefin mi? Mesleğin, paran, evin, çiftliğin, araban, aşkın, ailen, bilgin, sosyal sınıfın, sanatın, elbisen, ismin, hayatın, gençliğin, güzelliğin... Hangisi? Ben bilemem. Fakat sen kendin bilirsin. Kim ve ne olursa olsun, kurban etmek için getirmelisin. Sana hangisi olduğunu söyleyemem, ama yardımcı olmak için bazı ipuçları verebilirim: İnancını ne zayıflatıyorsa, ‘gitmek’ten ne alıkoyuyorsa, sorumluluk kabul etmekten ne geri çeviriyorsa, kendi kendinle olmana ne sebep oluyorsa, çağrıyı duymana ve gerçeği itiraf etmene ne engel oluyorsa, ‘kaçma’ya ne zorluyorsa, rahatın için bahaneler bulmana ne yol açıyorsa, seni ne kör ve sağır ediyorsa... İşte budur senin İsmail’in; işte odur kurban edeceğin! Onu hayatında arayıp bulmalısın. Eğer Allah’a yaklaşmak istiyorsan, İsmail’ini kurban etmelisin.”

 

İÇİMİZDEKİ “BEN”İ DE KURBAN ETMELİYİZ

 

Bu sebeptendir ki Hz. İbrahim gibi olmalı ve nefsimize çalmalıyız bıçağı önce. İsmail’i kurban ederken içimizdeki “ben” i de, Allah’ı unutturan maddî varlığımızı da, sevip saydığımız, güzelliğinden ve hoşluğundan ayrılamadığımız her şeyi her şeyi kurban etmeliyiz.

 

Hz. İbrahim sevgiyle büyüttüğü İsmail’ini Allah'a yakın olmak için kurban etmekte endişe etmedi ve imtihanı kazandı, Halilullah sıfatına nail oldu.

 

Velhâsıl, dinî bir vecibe olduğu gibi içimizde yük olan, nefse dönüşen İsmailleri kurban edip kurtulalım. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.